Sporda dayanıklılık söz konusu olduğunda insanlarda bir algı yanılması olduğunu çoğu kez gözlemlemişizdir. Dayanıklılın denilince ilk akla gelen şeylerden birkaçını şöyle sıralayabiliriz; zorluklara dayanabilmek, yüksek ağırlıklarla yapılan çalışmalara dayanabilmek, contact olan mücadele sporlarında darbelere dayanabilmek, halbuki sporda dayanıklılığın bu bahsettiğimiz ve sizinde türetebileceğiniz konularla pekte alakasının olmadığı açık bir olgudur.
Dayanıklılık organizmanın yorgunluğa karşı koyabilme halidir. Bunu biraz daha açıklamak gerekir ise antrenman esnasında Ya da fiziksel aktivite sırasında organizmanın nefes nefese kalmaması, bitkinlik hissine kapılmaması olarak açıklayabiliriz. Bunun sebebi ise dayanıklı kişilerin organizmalarında vital kapasitesinin artmasından dolayı daha düşük kalp ritimlerinde daha ciddi çalışmalar yapabilmeleri yetisine kavuşmalarıdır. Bununla birlikte dayanıklılık antrenmanının organizmaya kazandırdığı diğer bir husus ise metabolizmanın boşalan glikojen depolarını daha kısa sürede doldurması ve anaerobik antrenmanlarda atp nin kısa sürede enerjiye dönüşmesi esnasında kullanılan ve kaslarda biriken laktik asidin kaslardan daha kısa sürede uzaklaştırılmasıdır.
Her ne kadar dayanıklılığın artması için yüksek tempolu ağır antrenman yapılması gibi bir inanış olsa da esas olan yapılacak antrenmanın düşük şiddette uzun süreli yapılacak antrenmanlar olmasıdır.
Bisiklet, Uzun koşular, taebo ve kardiyo kickboks antrenmanları buna birer örnektir.
Tabi bu antrenmanlar çeşitlendirilebileceği gibi vücudun hem alt hem de üst bölgesini birlikte çalıştırdığı için aynı zamanda kilo kontrolü, sıkılaşma ve dayanıklılık açısından Aero kickboks olarak ta nitelendirilen kardiyo Kickboks un faydası diğer branşlara göre daha fazla olduğu inancındayım.